Belki birçoğumuzun da farkına varmadığı bir gerçek, bu ek saniyenin Dünya’mız üzerindeki etkisiydi.
Evet, doğru duydunuz; 2016 yılını 1 saniye fazla yaşadık. Peki bu nasıl oldu?
2016’dan 2017’ye geçerken saatler, 23:59:59’u değil; 23:59:60’ı gösterdi.
Bilim dünyası buna “artık saniye” diyor. Evet, belki kimse bu 1 saniyeyi hissetmedi ama bu durum, Dünya’nın yörüngesinin bir saniye kadar geri kaldığı anlamına geliyordu. Bilim insanları ise bu durumu atomik saatlerin gerisinde kalan standart saatlerle açıklıyorlar.
Atomik saatler, zamanı elektronların enerji seviyelerinin değişiminden yararlanarak ölçerler ve bu saatlerin doğruluğu, normal saatlere göre çok daha iyidir.
Fakat Dünya’nın dönüş hızındaki küçük değişimler, zaman zaman atomik saatlerle standart saatler arasında bir uyuşmazlık yaratabilir.
Bu uyuşmazlık, GPS gibi hassas zaman ölçümlerinde oldukça önemlidir.
Bilim insanları, gezegenimizin dönme hızının zamanla değiştiğini ve bu değişikliklerin zaman ölçümünü etkileyebileceğini biliyorlardı. İşte tam da bu sebeple, Coordinated Universal Time (UTC) ve uluslararası zaman standardını düzenleyen International Atomic Time (TAI) ile Dünya’nın dönme hızına dayalı olan UTC arasındaki farkı telafi etmek için zamana “ek saniyeler” ekleniyordu.
2016’da dünya saatleri UTC’ye ayarlandı ve gece yarısına bir artık saniye daha eklenmişti. Hepimiz yeni yıla “hoş geldin” derken, seneyi bir saniye daha yaşadığımızın farkına bile varmadık.
Dünya’nın dönme hızındaki bu tür değişiklikler neyden kaynaklanıyordu?
Bu durum, yerçekimi etkileri, atmosferik olaylar ve hatta Dünya’nın iç kısmındaki hareketler gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanır. Bu durum da ‘artık saniyeler’e sebep olur.
Şu ana kadar 2016’dan beri böyle bir şey yaşamadık. Ama belki de gelecek yıllarda daha fazla ek saniyeye ihtiyacımız olacaktır.
Evren ile ilgili ilginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: